Psikoterapi ve Değişim
5 Şubat 2018İlişkilerde Duygusal Manipülasyon
25 Şubat 2018
Çoğumuz yas kavramını yalnızca ölümle ilişkilendirsek de aslında yas önemli herhangi bir kayba (sevilen birinin ölümü, iş, organ, ilişki vb.) verdiğimiz uyum tepkilerine karşılık gelmektedir. Söz konusu uyum tepkileri uyku-iştah sorunları gibi fizyolojik; öfke ve çaresizlik gibi duygusal; dalgınlık-uyuşukluk gibi zihinsel ve içe çekilme gibi çeşitli davranışsal bileşenlerden oluşmaktadır.
Literatürde yas kavramı sıklıkla matem(mourning) ve kayıp yaşama(bereavement) kavramları ile birlikte anılmaktadır. Matem; üzüntü yaşanan zamanı tanımlar ve kültüre/dine bağlı davranış kalıplarını içerir. Kayıp yaşama ise sevilen birinin ölümünden sonra kişinin geçtiği süreci tanımlar. Her iki kavram da yas sürecinin birer parçasıdır. Yas sürecinde sık gözlemlenen belirtiler şu şekildedir:
Konsantrasyon ve hatırlama güçlükleri
Nefes darlığı, boğulma hissi
Yabancılaşma duygusu
Ağlama
Ölen kişiyi arama / çağırma
Uyku ve iştah ile ilgili sorunlar
Desorganize olma
İçe çekilme
Suçluluk, öfke, düşmanlık, endişe hisleri
Ölen kişiyi görme ve/veya duyma
Diğer insanlardan kopuk ve yalnız hissetme
Ölen kişiyi ve olayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma
1) Şok ve İnkar Evresi: Kişi bu evrede kayıp gerçeğini reddeder ve böyle bir gerçeklik yokmuş gibi davranır. Bu evre birkaç saat de sürebilir haftalar boyu da.
2) Kızgınlık ve İsyan Evresi: Ölen kişinin geri gelmesi arzu edilir ve yoğun öfke duygusu yaşanır. Hissedilen öfkenin kaynağı kaybedilen kişi, kayba yol açan kişi ya da durumlar olabileceği gibi bazen de kendimize öfkelenir ya da neye öfkelendiğimizi anlamlandıramayabiliriz.
3) Pazarlık Evresi: Kaybı geri getirmeye yönelik ‘’Keşke şu olsaydı ama O yaşasaydı’’ gibi Tanrı ile pazarlık yapılan evredir.
4) Depresyon: Kaybın gerçekliği ve geri döndürülmezliği anlaşıldığında keder, boşluk, bitkinlik, yalnızlık gibi hisler yaşanır. Uyku ve iştah düzeninde değişiklikler, içe kapanma hali görülebilir.
5) Kabullenme: Kaybı kabullendiğimiz ve yaşamımıza devam ettiğimiz evredir.
Bu bahsedilen aşamaların süresi, yoğunluğu ve sırası bireyler arasında farklılıklar gösterebilir, bazen evreler arasında git-geller yaşanabilir. Ölen kişi ile yakınlığın derecesi, ilişkinin niteliği, kişilik özelliklerimiz, destek sistemlerimiz, önceki kayıp yaşantılarımız, kaybın gerçekleşme şekli, kültürel yapı ve dini inançlarımız gibi pek çok faktör sürecin nasıl yaşanacağını belirlemede rol oynar.
Daha önce değinildiği gibi yas bir hastalık değil, olağan ve beklenilen bir süreçtir ancak bazı durumlarda yas süreci patolojik bir hale gelebilir. Eğer kaybın üzerinden en az 6 ay geçmesine rağmen kişinin işlevselliği giderek bozuluyor ise, kişi yukarıda yer alan evrelerden birinde takılı kalmış ya da yas sürecini tamamlayamamış ise patolojik yas riskini değerlendirmek gerekir. Aşağıda yer alan belirtiler patolojik yasta sık karşılaştığımız belirtiler arasındadır:
Giderek artan keder ve çökkünlük hali
Ölümü kabullenememe
Ölen kişinin bazı karakter özelliklerini sergileme
Ölen kişinin sağlık sorunlarına ilişkin belirtileri sergileme
Sosyal ilişkilerden tamamen kaçınma ve içe çekilme
Ölümle ilgili yoğun suçluluk duyma
Ölen kişiyi hatırlatan ipuçlarından sürekli kaçınma
Kendini yalnız, dünyadan ve diğer insanlardan kopmuş hissetme
Zihnin kayıp ve kaybedilen kişi ile ilgili aşırı yoğun olması
Kendine zarar verici davranışlar (alkol, madde vb)
Ölme isteği, intihar düşünceleri ve/veya planı
Yas Sürecini Sağlıklı Yaşamak İçin Nelere Dikkat Edilmeli?
Yas sürecinin sağlıklı yaşanması elbette ölen kişiyi unutmak veya onu sevmekten vazgeçmek anlamına gelmiyor. Bu sürecin sağlıklı yaşanması kayıp sonrası ortaya çıkan çatışmaların çözülmesi/önlenmesi ve kayıptan sonra yaşama adaptasyonun sağlanabilmesi açısından önem taşıyor. Yas sürecine dair görevlerin tamamlanabilmesi içinse şu noktalara dikkat etmek gerekiyor:
Duygulara yargılamadan ve yasaklamadan temas etmek
Duygu ve düşünceleri içimizden geldiği gibi ifade edebilmek
Ağlama ihtiyacımızı bastırmamak
‘Güçlü’ durmak ya da çevremizin bizden bu yöndeki beklentileri uğruna hiçbir şey olmamış gibi davranmamak
Bunun zaman gerektiren bir süreç olduğunu kabullenip sabır göstermek
Sağlığımıza dikkat etmek
Alkol-madde kullanımından uzak durmak
Acımızı yaşarken kendimize günlük aktiviteler için küçük molalar vermek
Doğum günü ve yıldönümü gibi özel günlerin duygusal açıdan daha zor ve yüklü geçebileceğini hatırda tutmak ve buna hazırlıklı olmak
Mecbur kalmadıkça ilk zamanlarda önemli bir yaşamsal değişiklik(boşanma, taşınma vb.) yapmamak
Normal bir yas sürecinde bireylerin çoğu sosyal destek sistemleri yardımı ile bu süreci atlatabilir. Ancak unutulmamalı ki; yası engellenmiş ve/veya patolojik hale gelmiş bireylerin mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek alması gerekir.